top of page
Yeşil Soyut

Yapay Zeka Uygulamalarında Karşılaşabileceğiniz Riskler

GDPR uyumsuzluğu, girişiminizi hukuki riskler ve büyük cezalarla karşı karşıya bırakabilir.

Yasal Uyumsuzluk

Yanlış veri kullanımı veya şeffaf olmayan algoritmalar, AI Act ve GDPR ihlallerine yol açabilir.

Üçüncü Taraf Riskleri

Dış AI servisleriyle veri paylaşımı, gizlilik ihlali ve kontrol kaybı risklerini beraberinde getirir.

Yanlı Veri ile Model Eğitimi

Önyargılı veya hatalı veriyle eğitilmiş modeller, hatalı tahminler ve ayrımcılık riski taşıyabilir.

Yanlış Risk Analizi

AI Act, yapay zeka risklerini sınıflandırarak hangi projelerin yasal olduğunu belirler. Yanlış analiz, regülasyon ihlallerine yol açabilir.

Yeşil Soyut

Yapay Zekâda Yasal Uyumsuzluk: AI Act ve GDPR’ye Dikkat

Yanlış veri kullanımı veya şeffaf olmayan algoritmalar, AI Act ve GDPR ihlallerine yol açabilir.

Yapay zekâ (AI) teknolojileri, yazılım firmalarının sunduğu çözümlerin merkezine hızla yerleşirken, küresel boyuttaki iş birlikleri ve farklı veri kaynakları nedeniyle yasal uyumluluk daha da karmaşık hâle geliyor. Hem AI Act hem de GDPRgibi düzenlemeler, yanlış veri kullanımı ve şeffaf olmayan algoritmalar nedeniyle ciddi yaptırımlar uygulayabilecek güce sahip. Bu durum, yalnızca mali cezaları değil, aynı zamanda marka itibarını da riske atıyor.

Küresel Yapıda Hizmet Sunan Yapay Zekâ Firmaları

Farklı coğrafyalarda yerleşik yapay zekâ üreticilerinin sunduğu hizmetler, veri işleme süreçlerini ve algoritma geliştirme yöntemlerini çeşitlendiriyor. Ancak bu çeşitlilik, veri kaynaklarının denetlenmesini güçleştirdiği gibi yerel yasal çerçeveler ve uluslararası regülasyonlar arasında çatışma yaşanma olasılığını da artırıyor. Yazılım firmaları, AI projelerini hayata geçirirken sadece kendi ülkesindeki veri koruma yasalarına değil, hizmet verdikleri veya veri işledikleri her bölgenin mevzuatına uyum sağlamak zorunda kalıyor.

Veri Setlerinin Belirsizliği ve Yanlış Kullanımı

Yapay zekâ projelerinde kullanılan veri setleri, küresel ölçekli iş birliği sonucunda çok farklı kaynaklardan elde ediliyor. Bu süreçte veri sahibi kişilerden açık rıza alınmaması veya verilerin amacı dışında kullanılması, GDPR ihlallerine yol açabiliyor. Ayrıca, farklı veri setlerinin birleştirilmesi sırasında yaşanabilecek tutarsızlıklar ve etik sorunlar, AI Act kapsamında yüksek riskli uygulamalar kategorisine giren sistemlerin daha yakından incelenmesine neden oluyor.

Şeffaf Olmayan Algoritmalar ve Ayrımcılık Riski

Yapay zekâ algoritmalarının nasıl çalıştığı konusunda yetersiz açıklama sunulması, kullanıcıların hangi kriterlere göre değerlendirildiğini veya hangi ölçütlere göre karar verildiğini anlamasını zorlaştırıyor. Bu “kara kutu” (black box) etkisi, ayrımcılık (discrimination) veya yanlı sonuçlar gibi istenmeyen durumları tetikleyebiliyor. Algoritmalardaki hatalı veya taraflı veri kullanımı, hem etik ilkelere hem de yasal düzenlemelere aykırı olarak kabul ediliyor. Özellikle yüksek riskli yapay zekâ uygulamaları geliştiren yazılım firmaları, AI Act kapsamında çok daha detaylı inceleme ve sert yaptırımlarla karşılaşabilir.

Yazılım Firmaları İçin Sorumluluk Paylaşımı

Giderek artan bu çeşitlilik ve belirsizlik içinde, yazılım firmaları, yapay zekâ projelerini genellikle farklı coğrafyalardaki iş ortakları ya da hizmet sağlayıcılarla birlikte yürütüyor. Bu durum, veri işleme ve model geliştirme süreçlerinde ortak sorumluluk üstlenmeyi gerektiriyor. Yapay zekâ hizmeti sunan tarafın verileri nasıl topladığı, hangi etik protokolleri izlediği ve algoritmalarını nasıl test ettiği; entegrasyonunu yapan yazılım firmasının da sorumluluğunu doğrudan etkiliyor. Ortaklarda yaşanabilecek uyumsuzluklar veya ihlaller, tüm paydaşlar için maddi ve itibarî kayıplarla sonuçlanabilir.

Yasal Uyumsuzluk Riskini Azaltmak İçin Öneriler

Yazılım firmalarının uluslararası iş birlikleri ve farklı veri setlerini kullanarak geliştirdikleri yapay zekâ sistemlerini yasal çerçeveye uygun kılmaları için birkaç temel prensip öne çıkıyor. Veri sahiplerinin rızasını net biçimde belgelemek, veri işleme amaçlarını ve sınırlarını açıkça tanımlamak ve algoritma geliştirme süreçlerinde şeffaflık sağlamak, AI Act ve GDPR ile uyumlu kalmanın en önemli yollarından biri olarak kabul ediliyor. Ayrıca, yüksek riskli uygulamalar için düzenleyici kuruluşlarla sürekli iletişimde kalmak ve gerektiğinde dış denetimlerden yararlanmak da riskleri önemli ölçüde azaltıyor.

Markaya ve Kullanıcı Güvenine Etkisi

Yapay zekâ alanında ortaya çıkabilecek yasal uyumsuzluklar, yüksek para cezalarının ötesinde marka güvenini de tehdit ediyor. Kullanıcılar, kişisel verilerinin nasıl işlendiğini bilmek ve algoritmaların ne tür süreçlerle kararlar verdiğini anlamak istiyor. Transparan olmayan veya hukuka uygunluğu şüpheli bir sistem kullanıldığını fark ettiklerinde, güven kaybı hızlı bir şekilde ortaya çıkıyor. Böyle bir senaryo, uzun vadede müşteri sadakatini zayıflatırken, rekabet gücünü de olumsuz etkiliyor.

Yeşil Soyut

Yanlı Veri ile Model Eğitimi: AI Act Kapsamında SaaS Firmaları İçin Uyum

AB dışındaki sunucularda veri saklamak, GDPR kurallarına aykırı olabilir ve yasal yaptırımlara yol açabilir.

Yapay zekâ uygulamaları her geçen gün genişleyen bir ekosisteme yayılırken, yanlı veri (bias) sorunu giderek daha fazla gündeme geliyor. Özellikle SaaS (Software as a Service) firmaları, farklı sektörlere hizmet sunarken çok çeşitli veri setlerine ve kullanıcı gruplarına maruz kalırlar. Bu durum, yanlış tahmin, ayrımcılık riski ve hatalı kararlar gibi olumsuz sonuçları beraberinde getirebilir. AB’nin yeni düzenlemesi olan AI Act, bu riskleri yönetmek için risk tabanlı bir yaklaşım benimsemekte ve veri kalitesi, model şeffaflığı gibi konulara büyük önem atfetmektedir.

AI Act ve Yanlı Veri Sorunu

AI Act, yapay zekâ sistemlerini yüksek risk, kabul edilemez risk, sınırlı risk ve minimum risk şeklinde sınıflandırır. Özellikle yüksek risk kategorisine giren uygulamalarda (örneğin, finansal skorlamalar, işe alım süreçleri, sağlık teşhisleri vb.) veri setlerinin kalitesi ve adil olması kritik bir gereklilik hâline gelir. Yanlı veriyle eğitilmiş modeller, ayrımcılık yapma veya büyük hatalara neden olma potansiyeli taşıyorsa, bu modeller yüksek riskli kategoride değerlendirilerek ek yükümlülüklere tabi tutulabilir.

AI Act’in veriyle ilgili getirdiği temel hükümler arasında:

  • Modelin eğitildiği veri setinin temsil gücü ve kalitesinin garanti altına alınması

  • Önyargı (bias) azaltma tekniklerinin kullanılması

  • Model karar mekanizmasının izlenebilir ve açıklanabilir olması

  • Yanlış veya hatalı veri kullanımı hâlinde doğabilecek sorumluluk ve cezalar

Özellikle ayrımcılık riski, AI Act kapsamında yüksek riskli veya kabul edilemez risk kategorilerine girebilen yapay zekâ uygulamaları için önemli bir değerlendirme kriteridir.

SaaS Firmalarında Yanlı Veri Nasıl Ortaya Çıkar?

SaaS firmaları, çok sayıda müşterinin birbirinden farklı veri kümesini işlediği için verilerde yanlılık oluşma ihtimali daha yüksektir.

  • Farklı Ülkeler ve Sektörler: Müşteri tabanının coğrafi olarak geniş ve sektör açısından çeşitli olması, veri bütünlüğünü korumayı zorlaştırır.

  • Eksik veya Hatalı Etiketleme: Veri etiketleme süreçlerinde yeterli denetim olmaması, modelin gerçekte var olmayan veya eksik temsil edilmiş örüntüleri öğrenmesine neden olabilir.

  • Tarihsel Ön Yargılar: Sosyo-ekonomik veya kültürel sebeplerle geçmiş verilerde yer alan ayrımcı kalıplar, yapay zekâ modeline de taşınabilir.

AI Act Uyumlu Veri Yönetimi ve Model Geliştirme

AI Act, yüksek riskli sistemler için geliştirilen yapay zekâ modellerinin, veri işleme aşamalarında proaktif tedbirler almasını zorunlu kılar. Aşağıdaki adımlar, hem yasal uyumluluğu güçlendirir hem de model performansını artırır:

Veri Kalitesi ve Temizliği

  • Veri toplama aşamasında çeşitliliği sağlamak ve temsil gücünü artırmak

  • Hatalı, eksik veya aşırı temsil edilmiş verileri tespit etmek için veri temizliği (data cleansing) süreçlerini standart hâle getirmek

  • Model eğitimi sırasında kullanılan veri setlerinin kaynağını, işleme amacını ve içeriğini net şekilde dokümante etmek

Önyargı Azaltma Teknikleri

  • Aşırı veya eksik temsil edilen gruplar için veri dengeleme (oversampling/undersampling) yöntemleri uygulamak

  • Model eğitimi öncesinde veri setini analiz ederek potansiyel önyargıları tespit eden araçlar (fairness metrics) kullanmak

  • Model çıktılarında ayrımcılık riskini izlemek ve düzenli aralıklarla performans raporu hazırlamak

Şeffaflık ve İzlenebilirlik (Explainable AI)

  • Modelin nasıl karar verdiğini analiz edebilen “white-box” yaklaşımlar veya açıklanabilirlik araçları kullanmak

  • Yüksek riskli uygulamalarda kullanıcı veya denetleyici kurumların talep edebileceği audit (denetim) kayıtlarını saklamak

  • Algoritmanın kritik aşamalarında alınan kararların hangi veri veya faktörlere dayandığını gösterebilen açıklamalar sunmak

Sorumluluk ve Yaptırımlar

  • AI Act, yüksek riskli uygulamalarda yanlış veya ayrımcı kararlar alan yapay zekâ sistemlerine ciddi yaptırımlar öngörebilir. Bu yüzden müşteri sözleşmelerinde veri sorumluluğu ve risk paylaşımına dair hükümlerin açık olması gerekir.

  • Uyum süreçlerinde, GDPR’ye benzer şekilde veri işleme sözleşmeleri (Data Processing Agreement – DPA) ve teknik-idari tedbirlerin (encryption, erişim kontrolü, vb.) tam olarak uygulandığını belgelemek önem taşır.

Uzun Vadeli Yararlar

AI Act’e uyum sağlamak, yalnızca cezaları veya itibar kaybını önlemekle kalmaz; aynı zamanda müşterilerin güvenini artırır ve rekabet gücünü yükseltir. Yanlı veriyle eğitilen modeller, kısa vadede pratik görünse de uzun vadede müşteri memnuniyetsizliği, dava riski ve yapay zekânın itibar kaybı gibi pek çok soruna neden olabilir. Öte yandan etik, şeffaf ve adil bir yaklaşımla geliştirilen yapay zekâ çözümleri, marka imajını güçlendirir ve sürdürülebilir bir büyüme stratejisinin temelini oluşturur.

Yeşil Soyut

Üçüncü Taraf Riskleri: Dış Yapay Zekâ Servisleriyle Veri Paylaşımında Gizlilik ve Kontrol Kaybı

Dış AI servisleriyle veri paylaşımı, gizlilik ihlali ve kontrol kaybı risklerini beraberinde getirir.

Yapay zekâ (AI) teknolojilerinin hızla gelişmesi ve yaygınlaşması, yazılım firmalarını ve kurumsal müşterileri dış AI servislerine yönlendirebiliyor. Ancak bu iş birliği, özellikle veri paylaşımı sürecinde, gizlilik ihlali ve kontrol kaybıgibi önemli riskleri beraberinde getiriyor. Özel veya hassas verilerin üçüncü taraflarla işlenmesi, hem AI Act hem de GDPR gibi düzenlemelerle uyumluluk açısından titiz bir yaklaşım gerektiriyor.

Dış AI Servislerinin Artan Önemi

Pek çok şirket, kendi bünyesinde gerekli kaynaklara veya uzmanlığa sahip olmadığı için veri analitiği, görüntü işleme ya da doğal dil işleme (NLP) gibi alanlarda dış servis sağlayıcılarla çalışmayı tercih ediyor. Bu servisler, ölçeklenebilir çözümler sunarak yapay zekâ projelerini hızlandırsa da, veri kontrolünün bir kısmının şirketin elinden çıkmasına yol açıyor. Hem üreticiler hem de hizmet alan taraf, veri üzerinde tam hakimiyeti kaybedebiliyor.

Gizlilik İhlali ve Veri Yönetişimi Sorunları

Dış AI servisleriyle veri paylaşımı, dikkatsizce yönetildiği takdirde çeşitli gizlilik ve yönetişim ihlalleri doğurabilir.

  • Kapsam Dışı Veri İşleme: Paylaşılan verilerin, anlaşılan işlev veya kapsam dışında kullanılması mümkündür. Örneğin, servis sağlayıcısı verileri farklı bir projede veya kendi modelini eğitmek için kullanabilir.

  • Gizlilik Anlaşmazlıkları: Veri sahiplerinin (data subjects) rızası olmadan veya yetersiz bilgilendirme altında veri paylaşımı yapmak, GDPR ve benzeri düzenlemeleri ihlal edebilir.

  • Coğrafi Sınırlar ve Uyum: Dış servisler farklı ülkelerde faaliyet gösteriyorsa, uluslararası veri transferi ve yerel gizlilik yasaları (örneğin farklı AB ülkelerindeki DPA kuralları) ek yükümlülükler getirir.

Kontrol Kaybı ve Güvenlik Açıkları

Bir diğer kritik husus, verilerinizin nasıl korunduğuna dair göreceğiniz şeffaflığın sınırlı olmasıdır. Dış servis sağlayıcısı, kendi altyapısında gerekli tüm güvenlik önlemlerini aldığını iddia etse bile:

  • Penetrasyon Testleri ve Güvenlik Denetimleri: Bu testlerin hangi sıklıkta ve hangi standartlarda yapıldığı, şirket tarafından her zaman denetlenemeyebilir.

  • Yedekleme ve Yedeklerin Yönetimi: Verinizin kopyalarının nerede saklandığı veya hangi şartlarda yedeklendiği, kontrolünüz dışında gerçekleşebilir.

  • Zincirleme Risk: Dış servis sağlayıcısının başka alt sağlayıcılarla çalışması hâlinde, risk seviyesi artar. Zayıf bir halkadan kaynaklanan ihlal, tüm veri zincirini etkileyebilir.

AI Act Işığında Üçüncü Taraf Hizmetleri

AI Act, özellikle yüksek riskli yapay zekâ uygulamaları için şeffaflık, hesap verilebilirlik ve veri bütünlüğü gibi konulara vurgu yapar. Dış servis sağlayıcısıyla çalışırken:

  • Risk Kategorizasyonu: Hizmet aldığınız uygulama yüksek risk sınıfına giriyorsa, AI Act kapsamındaki ek yükümlülüklere (örneğin raporlama, kalite kontrol) uyum sağlamak zorunlu hâle gelebilir.

  • Teknik ve Hukuki Sözleşmeler: Veri paylaşımının sınırları, hangi amaçlarla işleneceği, hangi güvenlik önlemlerinin alınacağı gibi detayları içeren kapsamlı sözleşmeler düzenlenmelidir.

Proaktif Yaklaşım ve Öneriler

Dış AI servisleriyle çalışmanın getirdiği avantajları en üst düzeye çıkarmak ve riskleri minimize etmek için birkaç temel öneri bulunuyor:

  • Veri Envanteri Çıkarma
    Paylaşılacak verilerin niteliğini ve hassasiyet seviyesini net olarak belirlemek, hangi verilerin gerçekten gerekli olduğunu sorgulamak büyük önem taşır.

  • Sözleşme Düzenlemeleri (DPA, SLA)
    Hizmet seviyesini (SLA) ve veri işleme sorumluluğunu (DPA) ayrıntılı şekilde tanımlayan sözleşmelerle hak ve yükümlülükler açıkça belirlenebilir.

  • Düzenli Denetim ve Raporlama
    Dış sağlayıcının güvenlik denetimleri ve AI Act/GDPR uyumluluk raporlarını düzenli olarak talep edin. Gerekirse bağımsız üçüncü taraf denetimlerinden yararlanın.

  • Veri Anonimleştirme veya Maskeleme
    Mümkün oldukça, dış servisle paylaşılan verileri anonimleştirmek veya maskelemek (masking) suretiyle hassas bilgilerin ifşa riskini azaltın.

  • Çok Katmanlı Güvenlik
    Şifreleme (encryption), erişim kontrolü, ağ segmentasyonu gibi teknik önlemleri dış servis süreçlerine entegre etmek, veri kaybını ve ihlalini önlemede etkili olur.

Sonuç ve Değer Önerisi

Üçüncü taraf yapay zekâ servisleri, inovasyon ve hız kazandırma açısından çok değerli olsa da; gizlilik ihlali ve kontrol kaybı riski iyi yönetilmediğinde, uzun vadede büyük maliyetlere ve itibar kayıplarına neden olabilir. Yazılım firmaları ve işletmeler, AI Act ve GDPR gibi düzenlemelerin getirdiği çerçevede, veri yönetimi ve güvenlik politikalarını proaktif olarak düzenleyerek bu riskleri asgari seviyeye indirebilir. Özellikle yüksek riskli yapay zekâ uygulamalarında, dış servis sağlayıcılarıyla kurulan ilişkinin hukukî ve teknik boyutları detaylı şekilde planlandığında, sürdürülebilir ve güvenilir bir dijital ekosistem inşa etmek mümkün hâle gelir.

Yeşil Soyut

Yanlış Risk Analizi: AI Act’in Risk Kategorileri ve Uygulama Yanlışlarının Sonuçları

Önyargılı veya hatalı veriyle eğitilmiş modeller, hatalı tahminler ve ayrımcılık riski taşıyabilir.

Yapay zekâ teknolojilerinin hızla çeşitlenmesiyle birlikte Avrupa Birliği, AI Act adını verdiği kapsamlı bir düzenleme üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Bu düzenleme, yapay zekâ uygulamalarını Kabul Edilemez Risk, Yüksek Risk, Sınırlı Risk ve Düşük Risk şeklinde sınıflandırarak her bir kategoriye farklı yükümlülükler getiriyor. Ancak şirketlerin ve yazılım firmalarının bu risk analizini doğru şekilde yapmaması, hem hukuki hem de ticari açıdan önemli sorunlar doğurabilir.

AI Act’in Risk Kategorileri Nelerdir?

  1. Kabul Edilemez Risk
    Toplumun temel hak ve özgürlüklerine ciddi zarar verme ihtimali bulunan veya etik açıdan büyük tehdit oluşturan yapay zekâ uygulamaları “kabul edilemez” risk sınıfına girer. Örneğin, insanların davranışlarını gizlice manipüle eden veya sosyal skorlama (social scoring) gibi uygulamalar bu kapsamda değerlendirilebilir.

  2. Yüksek Risk
    Kamu hizmetleri, ulaşım, finans, sağlık, işe alım gibi kritik alanlarda kullanılan ve hatalı sonuçları doğrudan kişilerin sağlığını, güvenliğini veya temel haklarını etkileyebilecek yapay zekâ sistemleri, yüksek risk grubuna alınır. Bu uygulamalarda veri yönetimi, şeffaflık ve güvenlik kriterleri çok daha sıkı denetim altındadır.

  3. Sınırlı Risk
    Kullanıcıya veya topluma etkisi daha düşük seviyede olan yapay zekâ uygulamaları, sınırlı risk kategorisine dahil olur. Yine de bu sistemlerin, potansiyel zarar veya ayrımcılık yaratmayacak şekilde tasarlanması beklenir. Sınırlı riskli sistemler için “kullanıcı bilgilendirme” gibi belirli yükümlülükler söz konusu olabilir.

  4. Düşük Risk
    Eğlence, reklam, kişiselleştirme gibi alanlarda kullanılan ve genel anlamda ciddi zarar potansiyeli taşımayan yapay zekâ çözümleri, düşük risk sınıfı olarak tanımlanır. Bu kategorideki uygulamalar için yasal yükümlülükler en az seviyededir; buna karşın iyi uygulama örnekleri ve gönüllü rehberler yine de önerilir.

Yanlış Risk Analizinin Doğurabileceği Sonuçlar

Yanlış risk analizi, bir şirketin aslında yüksek veya kabul edilemez risk kategorisinde olan bir yapay zekâ uygulamasını olduğundan daha düşük risk seviyesine sınıflandırması anlamına gelebilir. Bu durumda:

  • Hukuki Uyum Eksikliği: AI Act kapsamında yüksek risk sınıfına ait katı kurallara uyulmadığında, şirket ağır para cezalarıyla ve diğer yaptırımlarla karşılaşabilir.

  • İtibar Kaybı: Hem kamuoyu hem de müşteriler, etik veya güvenlik endişeleri taşıyan bir yapay zekâ uygulamasını kullanan şirketlerden hızla uzaklaşabilir.

  • Teknik ve Operasyonel Sorunlar: Yetersiz denetim ve güvenlik önlemleri, yapay zekâ sisteminin hatalı kararlar vermesine, ayrımcılık yapmasına veya veri ihlali gibi sorunlara yol açabilir.

Risk Analizi Sürecinde Yapılan Hatalar

  • Eksik veya Dengesiz Veri: Model geliştirme sürecinde kullanılan verilerin gerçek riskleri yansıtmaması, risk kategorisini yanlış belirlemeye neden olabilir.

  • Yetersiz Danışmanlık veya Denetim: AI Act hükümlerine hâkim olmayan teknik ekipler veya dış danışmanlarla çalışılması, risk seviyesinin doğru tespit edilmesini engeller.

  • Sadece Kâğıt Üzerinde Sınıflandırma: Bazen şirketler, yapay zekâ uygulamalarını dosya üzerinde düşük riskli gösterirken, pratikte sistem çok daha kritik sonuçlar doğurabilecek şekilde kullanılıyor olabilir.

Doğru Risk Analizi İçin Öneriler

  • Çapraz Disiplinli Ekipler: Hukuk, etik, veri bilimi ve yazılım uzmanlarından oluşan ekipler kurarak risk analizi yapabilirsiniz. Her alandaki uzmanlık, uygulamanın gerçek potansiyel risklerini ortaya koymaya yardımcı olur.

  • Düzenli Denetimler ve Güncellemeler: Yapay zekâ sistemleri sürekli öğrenen ve güncellenen yapılardır. Başlangıçta düşük veya sınırlı risk olarak tanımlanmış bir uygulama, zamanla daha kritik bir etki alanına kayabilir. Düzenli gözden geçirme şarttır.

  • Test ve Simülasyon: Uygulama gerçek dünyada devreye girmeden önce simülasyon ortamlarında farklı senaryoları test etmek, eksik noktaları ve potansiyel zararları önceden ortaya çıkarır.

  • Şeffaflık ve Dokümantasyon: Risk kategorisiyle ilgili alınan kararların, veri setlerinin, algoritma mantığının ve kullanıcı etkileşimi detaylarının yazılı olarak saklanması, olası denetimlerde net bir tablo sunar.

AI Act’e Uyum ve Rekabet Avantajı

Doğru risk analizi yapmak, yalnızca cezai yaptırımlardan kaçınmayı değil; aynı zamanda şirketin daha güvenilir ve sorumlu bir marka olarak konumlanmasını sağlar. Yapay zekâ çözümlerini kategorize ederken şeffaf ve sistematik bir yaklaşım benimsemek, kurumsal müşterilerin ve son kullanıcıların güvenini artırır. Böylece, AI tabanlı hizmetlerinizi pazara daha rahat sunabilir ve regülasyonlara uyum konusunda rakiplere kıyasla avantaj elde edebilirsiniz.

bottom of page